fatma758 Kıdemli Üye

Kayıt Tarihi: 19-Ağustos-2012 Gönderilenler: 553
|
Gönderen: 19-Eylül-2012 Saat 10:47 | Kayıtlı IP
|
|
|
Site/Blog ismi: Müslümanların Masumiyeti -
muslumanlarinmasumiyeti.com
Açılış tarihi: 2012
Site/Blog adresi: muslumanlarinmasumiyeti.com
"
Müslümanların Masumiyeti" adlı filmin
yapımcısı Nakoula Basseley çektiği filmin belli bir
bölümünü yayınlayarak, adeta bir delinin kuyuya taş
atması misalindeki gibi sansasyonel bir olaya imza attı.
Zaten yaptığı açıklamalardan da amacının bu olduğunu
anlamak çok zor olmadı. Filmin yapımcısı Nakoula
Basseley'e ilham kaynağı ise, Mısır'dan ABD'ye göç eden
Kıpti Hıristiyan Zakaria Botros Henein ve islam karşıtı
öğretileri olmuş.(1) Çok detaylı olmasa da Nakoula
Basseley'in geçmişini irdelediğimizde; mali suçlardan
daha önce ceza almış, 1990’larda uyuşturucu üretmekten
hüküm giymiş, çalıntı kimlik ve sosyal güvenlik
numaraları kullanarak federal bankalarda hesabı bulunan
çok sayıda kişiyi dolandırmış, ABD mahkemesi tarafından
2010 yılında 21 ay hapis cezası verilmiş bir kişi olması
da bir hayli ilginç. (2)
Böylesi temiz bir geçmişe sahip olan yapımcımızın(!)
amacı; İslam'ın ve öğretilerinin şiddete meyilli olduğunu
lanse etmekmiş. Yani herhangi bir sinema filmi veya
sanatsal bir çalışma değil. Bu amacının en önemli sonucu
da tabi ki "İslamofobi" algısını Batı'da daha da
pekiştirmek ve Müslümanları "barbar" olarak göstermek.
Aslında bu algıyı yaratma olayı yıllardır var olan ve taa
Abdülhamid'e kadar götürebileceğimiz bir olaylar
silsilesi. Çünkü Abdulhamid döneminde de bu tür olaylar
yaşanmış ve kimsenin ölümüne sebep olmadan, hepsi geri
çevrilmiş. Öyle ki, aleyhteki propagandaları önlemek için
Abdulhamid'in İngiltere’nin ünlü “The Times” gazetesini
almaya kalkıştığı dahi ifade edilmektedir.(3) Kısaca da
olsa yazarımızın niyetine vakıf olmuş ve onu tanımış
olduk.. Şimdi bu adam kuyuya bu taşı attı ve kenara
çekildi. Peki ya bizim bunun sonucunda ne yapmamız
gerekiyordu? Biz ne yaptık? Biraz da bunun üzerinde
duralım.
Bu filmin internette belli bir bölümünün yayınlanması ile
yirmiye yakın ülkede büyük çapta protesto gösterisi
düzenlendi (ki bu kısa bölümün devamının olmadığı da
muhtemel). Libya, Tunus, Yemen, Nijerya ve Sudan'da
yapılan bu gösteriler sonucu; bir büyükelçi öldürüldü,
on'a yakın kişi hayatını kaybetti ve yüzlerce kişi de
yaralandı. Peki size soruyorum; İslam ahlakı ve Hoşgörüsü
bu mudur? Peygamberimiz Hz. Muhammed'e karşı yapılan bir
yanlışı, yine o Peygamberin bize öğrettiği İslam dininde
yasaklanmış olan insan öldürme yanlışı ile kapatmaya
çalışmak ne kadar İslam'a uygundur? "
-masumiyeti-filmi/">Müslümanların Masumiyeti Filmi
; feraset ve sükunet sahibidir" diyen
Peygamberimizin emanetine bunları yaparak mı sahip
çıktık? Biz Müslümanların yapması gereken; bu provake
amaçlı filme karşı, İslam ahlakı ve yine Peygamberimizin
Müslüman feraset ve sükunet sahibidir sözünün gereği ile
karşılık vermek ve olayların sonucunu, karşı tarafın
istediği mecraya getirmemekti. Bu yaşanan olaylar ise,
sadece bizim kendi sinirlerimizi tatmin etmek ve
kurgulanan plana ne kadar kolay alet olduğumuzu
göstermekten başka bir işe yaramadı. Ne yazık ki genel
olarak olmasa da Müslüman alemi, rutinleşmiş bu tür
olaylara karşı hala akıl ve sükunet ile yaklaşması
gerektiğini tecrübe edebilmiş gözükmüyor. Tabi burada
sükunetten kastım, bu olayları normalleştirmek veya
tamamen susup yerimizde oturmak değil. Tepkimizi ölçülü
bir şekilde göstermek ve bu işi yapanların amacına alet
olmamak. Biz ise bu şekilde şiddete başvurarak,
sinirlenip başkalarının ölümüne sebebiyet vererek, bu
insanın kendine vazife edindiği İslam'ı karalama
kampanyasına da ortak olmuş olduk. Ve resmen
Müslümanların "barbar" olduğu mesajına çanak tuttuk...
Yaşanan bu olaylar sonucunda yapımcının lanse etmeye
çalıştığı şeyin aksine, Müslüman aleminde bu filmin
içeriğinin değil de isminin ön plana çıkmasını
arzulardım. Ancak bazı ülkelerde ki protestolar İslam ve
Müslümanlık ile bağdaşmayacak bir çok olaya ve şiddete
sahne oldu. Olayın tamamen provakasyon amaçlı olduğu
anlaşıldıktan sonra olayların hızı ve şiddeti azalmaya
başladı. Bu konu ile ilgili Kıpti din adamı David Bebawi,
"Bu filmi yapanlar Hıristiyan değil. Libya büyükelçisini
öldürenler de Müslüman değil" şeklinde bir açıklamada
bulundu.(4) Bu açıklama belki de durumun siyasal ve
mezhepsel provakasyon boyutunu ortaya koymaya yetti.
Ülkemizde de yaşanan bu çirkin olaya karşı protestolar
yapıldı ancak hiçbirisinde, herhangi bir kimseye zarar
verilmedi ve hepsi sükunetle son buldu. Aslında olması
gereken de buydu ve İslam dininin hoşgörü mesajı da bütün
Müslüman ülkelerde bu şekilde verilmeliydi.
|