| Intelatom Kıdemli Üye
 
  
 
 Kayıt Tarihi: 17-Temmuz-2015
 Gönderilenler: 941
 
   | 
          Site Adı: Sağlık Personeli Haber
           | Gönderen: 21-Ekim-2025 Saat 12:13 | Kayıtlı IP |   |  
           | 
 |  Site Adresi: saglikpersonelihaber.org
 Site Konusu: Sağlık personeli haberleri
 Açıklama:
 
 Türkiye’de sağlık sisteminin bel kemiğini oluşturan insan
 kaynağı, uzun süredir ciddi bir yetersizlikle karşı
 karşıya. Artan nüfus, kronikleşen personel eksikliği ve
 sağlık hizmetlerine olan yoğun talep, her yeni atama
 döneminde daha da görünür hale geliyor. Son açıklanan
 atama planı da bu çerçevede kamuoyunun gündemine oturdu.
 Sağlık Bakanlığı tarafından duyurulan yeni kadro
 planlaması umut verici gibi görünse de, birçok uzman ve
 sağlık
 personeli haber kaynağı, bu planın hem sayısal
 olarak hem de zamanlama açısından sorunları çözmeye
 yetmeyeceğini belirtiyor.
 
 Türkiye’de kişi başına düşen hekim, hemşire ve yardımcı
 sağlık personeli sayısı hâlâ OECD ortalamasının altında.
 Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, gelişmiş ülkelerde
 her 1000 kişiye düşen hekim sayısı ortalama 3,5
 civarındayken, Türkiye’de bu oran 2’nin altına düşüyor.
 Benzer şekilde hemşire oranı da oldukça düşük. Yeni atama
 planında binlerce sağlık çalışanının istihdam edileceği
 açıklansa da, bu sayı mevcut açığı kapatmak yerine sadece
 mevcut yükü bir nebze hafifletecek gibi duruyor. Çünkü
 sağlık hizmetlerine talep her geçen yıl artarken, emekli
 olan, mesleği bırakan ya da yurtdışına göç eden sağlık
 çalışanlarının sayısı da artıyor.
 
 Birçok uzmana göre, bu durum sadece sayısal bir sorun
 değil; aynı zamanda nitelik, dağılım ve süreklilik
 meselesi. Özellikle kırsal bölgelerde görev yapacak
 personel bulmak, büyükşehirlerdeki kadroları doldurmaktan
 çok daha zor. Atama planlarının çoğu zaman merkez
 ağırlıklı yapılması, küçük illerde ve ilçelerde ciddi bir
 hizmet açığına neden oluyor. Bu nedenle yeni
 personel
 sağlık planlarının bölgesel ihtiyaç analizleri
 dikkate alınarak hazırlanması gerekiyor.
 
 Öte yandan, atamaların geç açıklanması ve sürecin
 bürokratik olarak uzaması da sağlık çalışanları arasında
 motivasyon kaybına neden oluyor. Mezun olan genç sağlık
 profesyonelleri, aylarca atama beklerken hem ekonomik hem
 psikolojik olarak zorlanıyor. Bu süreçte özel sektöre
 yönelenler, yurtdışına çıkmayı düşünenler ya da mesleği
 tamamen bırakmayı seçenler artıyor. Dolayısıyla sadece
 “kaç kişi alınacak” değil, “ne zaman, hangi bölgelere,
 hangi koşullarda” alınacağı sorusu da büyük önem taşıyor.
 
 Sağlık personelinin atama sürecine dair bir diğer
 tartışma konusu ise geçici istihdam modelleri. Sözleşmeli
 çalışma sisteminin yaygınlaşması, çalışanlar arasında
 güvencesizlik hissini artırıyor. Pek çok doktor ve
 hemşire, uzun yıllar hizmet vermesine rağmen kadrolu
 statüye geçemiyor. Bu durum da çalışma barışını bozuyor
 ve sağlık sisteminde sürekliliği zayıflatıyor. Kalıcı bir
 insan kaynağı politikası oluşturulmadıkça, yapılan her
 atama bir “geçici çözüm” olmaktan öteye gidemiyor.
 
 Bir diğer sorun, mevcut personelin üzerindeki yükün
 azaltılmaması. Yeni atamalar yapılsa bile, sistemde görev
 yapanların nöbet sayısı, hasta yoğunluğu ve idari
 sorumlulukları azalmadığı sürece, kalıcı bir iyileşme
 sağlanamıyor. Sağlık çalışanları yalnızca sayıca
 çoğaltılmamalı; aynı zamanda iş yükleri dengelenmeli,
 çalışma koşulları iyileştirilmeli ve mesleki tatmin
 artırılmalıdır. Çünkü sağlık hizmeti, yalnızca bir sayı
 meselesi değil, aynı zamanda bir insan ilişkisi, bir
 empati sürecidir.
 
 Atama planlarının yeterliliği konusundaki tartışmaların
 bir nedeni de şeffaflık eksikliğidir. Kamuoyuna duyurulan
 toplam kadro sayısı dışında, hangi branşta, hangi
 bölgeye, hangi kriterlerle atama yapılacağı genellikle
 detaylı şekilde paylaşılmıyor. Bu da hem çalışanlar
 arasında adaletsizlik algısı yaratıyor hem de planlamanın
 etkinliğini gölgelemekte. Sağlık hizmetinin
 sürdürülebilirliği için atamaların sadece politik değil,
 bilimsel temellere dayalı, uzun vadeli planlarla
 yürütülmesi gerekiyor.
 
 Türkiye’de sağlık sisteminin geleceği, nitelikli insan
 gücünün doğru zamanda, doğru yerde ve doğru koşullarda
 istihdam edilmesine bağlı. Bu yüzden yeni atama planları
 kısa vadede umut verse de, uzun vadeli bir strateji
 olmadan yeterli olmayacaktır. Eğitimden istihdama, ücret
 politikalarından çalışma güvenliğine kadar bütüncül bir
 reform süreci başlatılmadıkça, sağlık çalışanı açığı
 kronikleşmeye devam edecektir. Gerçek çözüm, sağlık
 personelini sadece bir sayı olarak değil, sistemin kalbi
 olarak görmekten geçiyor. Çünkü güçlü bir sağlık sistemi,
 ancak güçlü, motive ve hak ettiği değeri gören
 çalışanlarla mümkündür.
 
 Düzenleyen Intelatom  21-Ekim-2025 Saat 12:16
 |